Meme Kanseri
Meme dokusu içerisinde bulunan sağlıklı hücrelerin değişime uğrayarak kontrolsüz bir şekilde çoğalmasına meme kanseri denilmektedir.
Meme Kanseri Nedir?
Meme Kanseri, meme dokusunda işlev gören sağlıklı hücrelerin birtakım değişikliklerden geçerek farklılaşması ve kontrolsüz olarak çoğalmasına meme kanseri hastalığı ismi verilmiştir. Birçok kanser türünde olduğu gibi meme kanserinde de tümör meydana gelmektedir. Değişim geçiren sağlıklı hücreler kanser hücrelerine dönüşerek ilk olarak yakında bulunan alana sonrasında ise memeye yakın olarak lokalize olan lenf bezlerine yayılım gösterebilmektedir. Erken tanı konulamayan vakalarda kanserli hücreler vücudun farklı bölümlerinde yer alan organlara yayılım göstererek tedavi sürecini zora sokmaktadır. Kanserli hücrelerin kaynak doku dışında farklı alanlara yayılmasına metastaz denilmektedir.
Meme Kanseri Nedenleri
Kalıtsal olarak geçme oranı yüzde 15-20 civarı olan meme kanserinde bireyin annesinde, teyzelerinde, kız kardeşinde meme kanseri hastalığı mevcut ise kendisinde de görülme olasılığı artar. Fakat bu yargı bireyin meme kanseri olacağı anlamına gelmez. Eğilim gösterdiği söylenebilir. Düzenli beslenme ve sağlıklı yaşam ile kalıtsal riskin bile önüne geçilerek meme kanserinin önlenmesi sağlanabilir ya da bu olasılığı geciktirebilir.
Yaş meme kanserinde önemli bir faktördür. Yaşın ilerlemesi ile beraber kansere yakalanma riski de artar. Son zamanlarda insan ömrünün de uzaması ile birlikte çevremizde kanserli hasta birey sayısında artış bulunmaktadır. Bununla beraber geçmişe nazaran kanserli hastaların teşhisi daha efektif bir hal almıştır. Eskiden yaşanan ölümlerin sebebi kansere bağlanamıyordu. Bütün bu yargılar insanlar daha fazla kansere yakalanıyor algısı yaratmaktadır. Ek olarak bireyin hayat tarzı ve değişimleri kansere şapka çıkarıyor demek yanlış olmaz. Aktivitesiz bir yaşam, düzensiz beslenme alışkanlığı, bol karbonhidrat tüketimi ve proteinin aşırı tüketimi kansere iten sebeplerdendir.
Meme Kanseri Riskleri Nelerdir?
- Kadın olmak
- Uzun süreli hormon tedavisi almak
- Adet başlama yaşının erken, menopoz yaşının geç olması
- Önceden meme kanserine yakalanmış olmak
- Sigara ve tütün ürünleri tüketmek
- 50-70 yaş aralığında ve menopoz sonrası dönemde olmak
- Aile öyküsünde meme kanserine sahip bireylerin olması
- Hiç doğum yapmamış olmak
- İlk doğumun 30 yaşından sonra olması
- Doğum yapmış fakat bebeğini emzirmemiş olmak
- Modern şehir yaşamı ortamında yaşamak
- Şişmanlık; özellikle menopoz sonrası fazla kilo almak ve doymuş yağlardan zengin gıdaları bolca tüketmek
- Düzenli spor hayatı olmaması
Meme Kanseri Türleri
Bütün hastalıklarda olduğu gibi meme kanserinin de alt grupları bulunmaktadır. Meme kanseri iki ayrı ana grupta incelenmektedir. Ayrım kanserin yayılımına göre değerlendirilmektedir. Bu noktada ilk grup noninvaziv yani yayılımın olmadığı (in situ) grup diğeri ise invaziv olan yayılma potansiyeline sahip olan kategoridir.
2000’li yılların başlarına kadar sınıflandırmada östrojen hormonuna olan duyarlılık kontrol edilirken günümüzde ise bu kategorize değişikliğe uğramış ve meme kanserinin, kanser hücrelerinin yüzeylerinde taşıdığı veya taşımadığı reseptörlere, yani biyolojik özelliklerine göre 4 ana çeşitte olduğu saptanmıştır.
- Luminal A Türü: Östrojen hormonuna duyarlı tümörler (ER pozitif)
- Luminal B Türü: Östrojen hormonuna kısmi duyarlı ve/veya Her2 reseptörü barındıran tümörler (Her2 pozitif)
- Her2 Pozitif: Östrojene duyarsız Her2 reseptörü bulunduran tümörler
- Üçlü Negatif (Bazal Tip): Östrojen hormonu ve Her2 reseptörü bulundurmayan tümörler
Meme Kanseri Belirtileri Nelerdir?
Meme içinde kanserli hücrenin büyüyüp tümörü meydana getirmesi ve hekimin bu tümörü muayene esnasında algılaması ya da radyolojik testler sonrası belli olmasına kadar uzunca bir süre geçmektedir. Genellikle tümörün kadın bireyler tarafından el ile kontrol metoduyla anlamaları için kitlenin minimum bir santimetre boyuta ulaşmış olması gerekir. Bilinçlendirmelerin artması ile beraber birçok birey meme kanserinin belirtilerine kendi kendine farkına varıyor. Kanser hücreli kitleler normalden daha sert, düzensiz kenarlı ve yüzey olarak pürüzlüdür. Ek olarak meme dokusu içinde rahatlıkla oynatılamamaktadır. Meme kanseri belirtileri maddeler halinde aşağıda sıralanmıştır.
- Memede el ile kontrolde hissedilen bir sertlik veya kitle
- İki meme arasında son dönemde ortaya çıkan asimetri
- Meme başında veya meme cildinde içe doğru çekinti
- Memede kızarıklık, yara, egzama, kabuklanma, çatlama
- Meme cildinde portakal kabuğuna benzer görünüm
- Meme başında şekil veya yön değişikliği
- Memede olağan dışı şişlik veya boyut artışı
- Adet dönemlerinde memede karşılaşılandan farklı karakterde bir ağrı
- Meme başından akıntı; özellikle pembe, kırmızı renkte
- Koltuk altında sertlik, şişlik veya kitle
Meme Kanseri Evreleri
Kanserli hücrelerin uzak organlara yayılması metastaz olarak adlandırılmaktadır. Kanserli hücrelerin metastaz yapması kanserin ilk bulgusu anlamına gelebilir. Genel olarak kanserin yayılım gösterdiği bölgeler arasında omurga, kalça kemikleri, akciğer ve karaciğer yer almaktadır. Diğer kanser türlerinde olduğu gibi meme kanserinin de evrelenmesi tedavi planlaması açısından oldukça önemlidir. Evreler aşağıda belirtilmiştir.
Evre 0
Kanser başlangıç aşamasındadır ve yayılma potansiyeli yoktur. Kanserli hücreleri meme dokusu ile sınırlıdır. Tümörün boyutu minimaldir.
Evre 1
Yayılma potansiyeli vardır. Boyutu yaklaşık olarak 2 santimetreden küçüktür. Bu hücreler meme içerisinde sınırlıdır.
Evre 2A
Bu evrede lenf bezlerine sıçrama ihtimali söz konusudur. Boyutu 2 santimetre ile 5 santimetre arasında olan tümör lenf bezlerine yayılım göstermemiştir. Öte yandan bu evrede boyutu 2 santimetreden küçük olan kitlelerde küçük miktarda lenf bezlerine sıçramalar görülebilmektedir.
Evre 2B
Boyutları 2-5 santimetre arası değişkenlik gösteren tümörler lenf bezlerine yayılmış olabilir. Uzak doku ve organlara yayılım olmamıştır. Bununla beraber 5 santimetreden büyük kitleler lenf bezlerine sıçramadan sadece göğüs çeperi üzerinde bulunurlar.
Evre 3A
Yaklaşık 5 santimetre boyuta ulaşan tümör çevrede yer alan dokulara yayılım göstermese de koltuk altındaki lenf bezlerine yayılmaktadır. Bunun dışında 5 santimetreden büyük kitleler ise lenf bezlerine yayılım gösterebilmektedirler.
Evre 3B
Kanser hücreleri farklı boyutlarda olmakla beraber göğüs kafesi etrafındaki ve koltuk altındaki lenf bezlerine yayılım gösterebilmektedir. Ayrıca uzak bölgelerde kanserli hücreler bulunmamaktadır.
Evre 3C
Boyutları değişken olan kanserli hücreler köprücük kemiğindeki, göğüs kafesi etrafındaki ve koltuk altındaki lenf bezlerine yayılabilmektedir. Bununla birlikte meme yakınlarında yer alan birçok lenf bezinde kanserli hücreler tespit edilmektedir.
Evre 4
Kanserli hücreler karaciğer, akciğer, kemik gibi çevre alanlardaki organ ve dokulara sıçrayarak metastaz yapmıştır.
Meme Kanseri Nasıl Anlaşılır? Tanı (Teşhis) Yöntemleri
İlk olarak hasta bireyin ve ailesinin geçmişi dinlenir. Bunun sonrasında ise fiziksel muayene uygulanır. Ek görüntüleme yöntemlerine ihtiyaç halinde başvurulur. Bunların başında ultrason ve mamografi gelmektedir. Eğer bir lezyondan şüphe duyuluyorsa veya rutin yapılan taramalarda ilk tercih edilen yöntemlerdir. Diğer sık kullanılan yöntemlerden birisi de manyetik rezonanstır. Bu yöntem genelde 40 yaşın altındaki bireylerde tercih edilir. Meme ucunda yer alan kanalın başlangıcından fiberoptik bir sistem ile ilerlenerek süt kanallarının incelenmesi duktoskopi yöntemidir. Meme ucundan kontrast bir madde verilerek elde edilen görüntüleme yöntemi ise duktografi olarak adlandırılır. Ancak bu yöntemler daha seyrek olarak uygulanmaktadır. Birçok kanserde olduğu gibi meme kanserinde de erken teşhis konulmasının tedavi planlaması açısından büyük önemi bulunmaktadır.
Tarama
Yirmi yaşını aşan her kadın bireyin kendi başına muayenesini ayda bir olacak şekilde yapması gerekmektedir. Hekim muayenesi ise 40 yaşına kadar iki yılda bir olarak sonrasında ise her sene yapılması önerilmekle beraber kanser süreci için oldukça önemlidir. Ülkemizde 40 yaşını geçmiş her kadın bireye mamografi önerilmektedir. Aile öyküsünde meme kanseri bulunmuyorsa veya risk faktörü taşınmıyorsa ilerleyen yaşlarda da mamografi yapılabilir. Buna ek olarak kırklı yaşların başlangıcında bir bazal mamografi çekilip elli yaşını aştıktan sonra ise iki senede bir yapılması tercih edilebilmektedir. Mamografi yalnız başına yeterli bir teknik değildir. Bununla beraber ultrasonografi ve hekim muayenesi de elzemdir. Koltuk altında yer alan lenf bezlerinin mamografi ile analiz edilemeyeceği de dikkat çekilmesi gereken bir noktadır. Yaşı kırkın altında olan kadın bireylere ya da erkeklerde şüphe duyulan bir lezyon mevcutsa manyetik rezonans mamografiye göre daha çok tercih edilen bir yöntem olmaktadır.
Erkekte Meme Kanseri
Erkeklerde de minimal de olsa meme dokusu bulunmaktadır. Kadınlara göre çok daha seyrek olsa da erkek bireylerde de meme kanseriyle karşılaşılabilir. Yaygın olarak karşımıza çıkan belirtilerden birisi memede oluşan kitledir. Kadınlarda da olduğu gibi meme başında akıntı oluşması, çekilme, şekil bozuklukları, kanama, koltuk altında hissedilen bir şişlik belirtiler arasında yer alır.
Meme dokusunun büyümesi olarak adlandırılan jinekomasti ile meme kanseri karıştırılmamalıdır. Jinekomastinin gelişmesinde alınan ilaçlar, genetik oluşum, kilo alımı etken faktörlerdir fakat gelişiminde kanser olup olmadığı detaylı analiz edilmelidir. Meme dokusu minimal olarak bulunduğu için tanı konulması kolaydır. Ancak dokunun az olması yayılımın daha kolay olmasına yol açabilmektedir. Genel olarak kadınlarda görülenden daha sık bir seyir görülür. Kırk yaşını geçen erkek bireyler kendilerine muayene yapmalıdır. Şüpheli bir durum görülmesi durumunda hekime başvurulmalıdır. Yine aile öyküsünde meme kanseri mevcutsa düzenli olarak kontrol önemlidir.
Tedavi süreci tümörün özelliklerine ve hastanın durumuna göre ameliyat, kemoterapi, radyoterapi ve hedefe yönelik ajanlardan oluşmaktadır. Genellikle ilk olarak uygulanan yöntem cerrahidir. Sonrasında patoloji laboratuvarında tümörün özellikleri analiz edilir. Bunun neticesinde ise kemoterapi, hormonoterapi ya da hedefe yönelik ilaçların bir tanesi veya fazlası kullanılır. Ameliyat ve kemoterapi işlemlerinin ardından kitlenin özelliklerine göre ve koltuk altında yer alan lenf nodlarına ulaşıp ulaşmamasına göre radyoterapi uygulaması da yapılabilir.
Meme Kanseri Öldürür Mü?
Dünya Sağlık Örgütü verilerine göre meme kanseri en sık görülen tür olarak karşımıza çıkıyor ancak günümüzde büyük ölçüde bu kanserine tedavi edilme olasılığı artmıştır. Bununla beraber tedavi öncesinde de önlenebilir bir kanserdir.
Sağlıklı beslenme alışkanlığı ve egzersiz bütün kanserlerde olduğu gibi meme kanseri için de önleyici etkiye sahiptir. Eğer kansere yakalanma önlenemiyor ise erken tanı önemli bir kavram haline gelmektedir. Erken evrede tespit edilen kanser, koruyucu cerrahi işlem ve radyoterapi ile beraber tedavi edilebilmektedir. Düşük riske sahip bireylerde günümüzde kriyoterapi ve radyoterapinin kombine kullanımı bir seçenek olabilir ancak bu tedavi şekli yalnızca düşük risk faktörü barındıran hastalarda mevcut bir yöntemdir. Lokal ileri ve metastatik aşamada ise son zamanlarda geliştirilen hedefe yönelik tedavi ve immünoterapi ile beraber meme kanserinin kronik bir rahatsızlığa evrildiği, bütünüyle tedavi olmasa bile hayat süresinin uzayabileceği gözlenmiştir. Özet olarak meme kanseri kronik bir rahatsızlık olmakla beraber artık meme kanseri eşit değildir ölüm.
Meme Kanseri Tedavi Yöntemleri
Erken tespit edilme ile başarı olasılığı doğru orantılıdır. Erken evrede tespitin yapılmasıyla beraber uygun tedavi süreçlerinin de uygulanmasıyla sağ kalım oranı artmaktadır. En önemli yöntemlerden birisi cerrahi işlemdir. Bu tedavinin hedefi tümörün hasta bireyin bedeninin dışına atılmasını sağlamaktır. Cerrahi işlem dışında yer alan metotlar tümörün tekrar etmesini önlemek ve farklı alanlara sıçramasını engellemek amacıyla uygulanabilir.
Radyoterapi
Meme kanseri tedavisinde büyük öneme sahip yöntemlerden birisi de ışın tedavisidir. Cerrahi işlem sonrası meme ve lokal ileri hastalıkta koltuk altı alanına uygulanan ışın tedavisi ile ameliyat sonrasında kalma ihtimali bulunan kanser hücrelerinin yok edilmesi hedeflenir. Koruyucu cerrahi operasyon yapılan çoğu bireye ameliyatın ardından radyoterapi yapılırken, bütün memenin alındığı mastektomide büyük risk barındıran bireyler yine radyoterapi uygulanarak tedavi edilir. Bu tedavideki asıl hedef ışınlanan alanda uygun bir şekilde doz dağılımını sağlarken, çevrede yer alan sağlıklı dokuya az bir miktar hasar vermesidir. Bu yargı üç boyutlu konformal radyoterapi, yoğunluk ayarlı radyoterapi ya da ark tedavisi ismi verilen günümüz teknikleri ile uygulanmaktadır. Fakat bütün teknolojik gelişmeler de göz önüne alındığında kalp, akciğer, yemek borusu, diğer meme gibi sağlıklı dokuların da belirli miktarda doz aldığı gözden kaçmamalıdır.
Kalbi Koruyarak Meme Kanseri Radyoterapisi Mümkün!
Birçok tedavi yan etkisi bulunduğu göz önüne alınarak bir risk uğruna yapılmaktadır. Kalp ve akciğer etkilenen organların başında yer almaktadır. Solunum kontrollü işlemlerle radyoterapinin uygulanması ortaya çıkan riski minimal seviyede tutmaktadır.
Solunum Kontrollü Teknikler Uyguladığımızda Neleri Kontrol Etmek İsteriz?
Kalp ve akciğerin aldığı dozu minimize etmek asıl amaçtır. Bununla beraber hedef volüm doğru ışınlama seviyesinde ayarlanır. Bu işlemde akciğerler nefesi tutarak şişirilir ve ışın bölgesine giren akciğer dokusu minimal seviyede kalır. Kalp de bu alanın dışında tutulur. En çok uygulanan yöntemlerden birisi nefes tutma tekniğidir. Solunuma bağlı olarak hareketin etkisinin azaltıldığı diğer yöntemler de aşağıda sıralanmıştır.
- Hareketi kapsayan yöntemler
- Solunum takip yöntemleri
- Nefes tutma teknikleri
- Derin olmayan nefese zorlama teknikleri
- Solunum ile senkronize teknikler
Bu tekniğin ışın tedavisinde özellikle kardiyak ölüm oranını % 4.7 kadar indirdiği sonuçlara yansımıştır.
Cerrahi Yapmadan Radyoterapi Vermek Mümkün mü?
Günümüzde girişimsel radyoloji alanındaki gelişmelerin artmasıyla beraber cerrahi işlem karşısında duran bireylere kriyoterapi gibi lokal işlemler ardından bütün meme ve lenfatik alana ışın tedavisi uygulanabilmektedir. Fakat bu yöntemin yalnızca belirli kişilerde uygulanması gerektiği, yüksek oranda riske sahip hastalarda radyoterapinin ameliyatın yerine geçemeyeceğini bilmek gerekir.
Kemoterapi
Kimyasal ilaç uygulanarak yapılan bu tedavinin kullanım noktaları aşağıda sıralanmıştır. İki ya da üç ilacın belirli talimatlarla verilmesi durumu kemoterapide önemli noktalardandır.
- Operasyondan önce tümörü küçültme amacıyla (neoadjuvan)
- Operasyon sonrasında tümörün tekrarlama riskini minimal seviyeye indirmek için (adjuvan)
- İleri seviye hastalıkta (metastaz yapan) yaşam süresini ve kalitesini yükseltmek
Akıllı İlaçlar
Hücreye büyüme stimülasyonu sağlayan reseptör olan HER2 için meme kanserinde bu tarz ilaçların kullanımı mevcuttur. Bu kategori altında bulunan bireyler hormonal tedaviler ve kemoterapiyi almalarına karşın başarılı olmayabilir. Bahsi geçen algaçları önlemeye yönelik üretilen ve geliştirilen Perjeta, Tykerb, Herceptin gibi akıllı ilaçlar uygulanan tedavinin etkisini artırmaktadır.
Hormonal Tedavi
Bu tedavinin hedefi östrojen ve progesterona duyarlı olan kanser türlerinde bu hormonların etkisini düşürerek kanser hücrelerinin çoğalmasını ve büyümesini engellemektir. Bu yöntemler de uygun olan kişilerde akıllı ilaçlar ve kemoterapi uygulaması kadar efektiftir. Hasta bireylerin yüzde 70’ine yakınını hormon reseptör pozitifini meydana getirmektedir. Bu kategoride yer alan bireylerde hormonal tedavi kişilerin de durumuna göre uygulanabilmektedir. Hormonal tedaviler sınıflandırmasında bulunan Luminal A ve B tiplerinde östrojen, progesteron hormonu reseptörleri pozitif tiplerde uygulanabilir.
Mastektomi
Memenin tamamen çıkarılması durumudur. Hasta bireylere kendi dokularından ya da silikon malzemeden yeni meme oluşturulabilmektedir.
Cilt koruyucu Mastektomi
Mastektomi işleminde benzer şekilde meme dokusunun alınmasıdır. Farklı olarak meme derisi korunmaktadır. Alınan dokunun yeri protez ile doldurulur. Bu sayede estetik görünüm bozulmaz. Uzmanlar risk azaltıcı meme kanseri işlemleri için bu yöntemi uygulayabilmektedir.
Meme Koruyucu Ameliyat
Tümörün çevresinde yer alan bir miktar sağlıklı meme dokusu ile birlikte alındığı işlemdir. Bu işlemde iki tane önemli nokta bulunmaktadır. İlk olarak meme olduğu yerde durmakta ve estetik bozulmamaktadır. İkincisi ise hasta psikolojisi düşünülerek yapılan bir işlemdir. Bu operasyonlardan sonra birkaç aylık radyoterapi seansı verilebilir. Son zamanlarda erken aşamada tespiti yapılan meme kanserinin tedavisinde büyük gelişmeler meydana geldi. İstatistiklere göre meme koruyucu işleme tabi tutulan bireylerle mastektomi yapılan kişilerin sağkalım oranlarının birbirlerine benzer olduğu kanıtlandı. Günümüzde meme kanseri işlemlerinde birtakım önemli durumlar hariç memenin tamamen çıkarılması söz konusu değildir. Böylelikle hastaların ruhsal yönden daha olumlu etkilendiği söylenebilir. Tamamen çıkarılması gereken durumlarda ise estetik işlemleri uygulanarak doğal görünümlü yapılar meydana getirilebiliniyor.
Metastatik Meme Kanseri
Bilim ve teknolojideki ilerlemeler sayesinde kanserler taşıdığı genetik değişimlere göre tedavi sürecine alınmaktadır. Gen testleri ile tespit edilen bu genetik değişimlere göre ilaç kullanılması hedefe yönelik daha net atış tedavilerin uygulanmasına olanak sağlamaktadır. Bu şekilde tedavideki başarı artmakta metastatik evredeki bireylere dahi hayat şansı sunulmaktadır.
Meme Kanseri Sık Sorulan Sorular
Memede İltihap Kanser Belirtisi Mi?
İltihap ve enfeksiyonun, hassasiyet, kızarıklık ve sıcaklık artışı gibi belirtilerle memede görülmesi durumunda ilk yapılacak şey antibiyotik tedavisi başlamaktır. Antibiyotiğe yanı alınamaz ise acil bir şekilde inflamatuar meme kanseri olma ihtimalinin incelenmesi önemlidir. Oldukça agresif seyreden inflamatuar meme kanserinde vakit kaybetmeden tedaviye başlamak gerekir.
Meme Kanseri Yalnızca Ailesinde Meme Kanseri Olanlarda Mı Görülür?
Meme kanserlerinin sadece %10-15’i ailesel yani birinci derece akrabasında meme kanseri olanlarda, yaklaşık %10’u da BRCA 1,2 gibi kanser genlerine sahip bireylerde görülür. Meme kanserlerinin %75’i başka faktörlere bağlı olarak oluşur. Kadın olmak ve ileri yaş meme kanseri için en önemli risk faktörleridir.
Memede Her Ele Gelen Kitle Kanser Midir?
Memede ele gelen kitlelerin büyük çoğunluğu memenin kendi yapısıdır ya da fibroadenom ya da fibrokist dediğimiz iyi huylu oluşumlardır. Fibroadenomların ve fibrokistlerin kansere transforme riski bulunmamaktadır. Fakat memede ağrı yapabilir. Bununla beraber memede büyümeye ve gerginliğe neden olabilirler.
Memedeki Kansere Bağlı Gelişen Kitle Her Zaman Ağrısız Mıdır?
Genellikle kansere dayalı kitlelerin çoğu ağrı yapmaz. Fakat ağrının olmaması kanserin bulunmadığı anlamına da gelmemektedir. Hekim tarafından değerlendirilme şarttır.
Her İki Memeyi De Aldırmak Gerekir Mi?
İki memenin de alınması yalnızca büyük risk taşıyan bireylerde uygulanır. Tek memede kanserin olması yüksek risk grubunda olduğu anlamına gelmez. Bu bireylere meme koruyucu cerrahi işlem ve sonrasında ışın tedavisi ile memenin bütünüyle çıkarılması arasında sağkalım ve tekrarlama oranları açısından büyük farklar bulunmaz. Fakat hastanın hissiyatı çok önemlidir. Birey kendini daha rahat ve güvende hissedecekse her iki memenin alınması gündeme gelebilir. Tam tersi durumda da alınması gerektiği halde hasta isteğiyle alınmayabilir.
Erkeklerde Meme Kanseri Görülür Mü?
Kadınlara göre çok daha seyrek olarak erkeklerde de meme dokusunun olması sebebiyle kanser görülebilir. En yaygın belirti memede görülen kitledir, yine kadınlarda olduğu gibi meme başında akıntı, kanama, çekilme, şekil bozuklukları, koltuk altında ele gelen şişlikle belirti verebilir.
Gebelik Meme Kanseri Riskini Artırır Mı?
Gebelik meme kanseri riskini artırmaz. Hatta sanılan aksine düşürür. Fakat hamilelikte memedeki fizyolojik değişiklikler sebebiyle kanseri tanısı konulması daha zor olabilir.
Estetik Operasyonlar Meme Kanseri Riskini Artırır Mı?
Silikon kullanılmasının meme kanserine yol açtığına dair olan inanışlar konusunda yapılan bilimsel çalışmalarda herhangi bir veri bulunmamaktadır.
Mamografi Kanser Yapar Mı?
Radyasyon yayması sebebiyle mamografinin kansere yol açtığına dair inanışlar bulunmaktadır. Bilimsel yayınlar sonrasında ortaya konulan bilgilere göre mamografiden alınan radyasyon doğal kaynaklardan alınan radyasyondan fazla olmamakla beraber kansere sebebiyet verebilmektedir. Erken evrede tespitin sağlanabileceği için yararı göz önüne alınmalıdır. Zamanı geldiğinde mamografi çekilmelidir.